Sayfalar

5 Ekim 2014 Pazar

KORKU KILIÇTAN DERİN KESER

Son günlerde dünyayı kasıp kavuran George R.R.Martin’in Taht Oyunları serisinde kahramanlardan birisine dövüş hocası, “korku kılıçtan derin keser” diyor. Gerçekten de kahraman, ne zaman başı sıkışsa, korku benliğini sarsa bu tek cümleyi hatırlıyor, sakinleşiyor, soğukkanlılıkla bir çıkış yolu buluyor.

Korku, insanla birlikte doğar. Çocuk önce henüz minicik bir bebekken, dünyadaki yegane varlığı olan annesini kaybetmekten korkar,  anne ne zaman gözünün önünden kaybolsa huzursuzlanır, hatta ağlar.  İlk öğrenmeden sonra,  diğerleri  çevresinin ezberletmesiyle hızlıca  gelir. Ateşten korkmayı öğrenir çocuk, kendini yakmasın diye, elektrikten korkmayı, bir kaza olmasın diye, kaybetmekten korkmayı, eşyalarına sahip çıksın diye, düşmekten korkmayı, canı yanmasın diye... Sonra,  çocuk büyüdükçe korkuları da büyür ve gün gelir bazıları hiç farkettirmeden hayatının merkezine oturuverir.
  
Son cümlenin biraz iddialı mı olduğunu düşündünür? O halde, kendinize ve çevrenize dürüstçe bakın. Ne görüyorsunuz?
  • İstediği okula girememekten korkan gençler
  • Çocuğunun başına kötü birşey geleceğinden korkan anneler
  • Terfi edememekten/işini kaybetmekten korkan çalışanlar
  • Parasını, sağlığını kaybetmekten korkan insanlar
  • Savaştan, ölümden, yalandan, yılandan korkan insanlar

Liste uzar gider...

Öyleyse korku hep olacak olmasına da asıl soru şu; biz, korkularımızın esiri mi olacağız, yoksa korkuyu olaylar karşısında yeni yollar denemek için fırsat olarak mı göreceğiz? Bir dağa tırmanmanın birçok yolu vardır. Büyük ödül daima zirvededir, o halde, biz yolumuza çıkabilecek tehlikeleri düşünüp hareketsiz mi kalacağız, yoksa daha az tehlikeli farklı yollar mı araştıracağız, ya da bazen hiçbir yol bulamadıysak cesaretle tehlikeli dedilen o yola mı yürüyeceğiz?

Gerçek şu ki; korkarsak dünya üzerimize gelir, korkarsak korktuğumuzu herkes bilir, korkarsak daha da korkalım diye evren el ele verir.

O halde, korku kılıçtan derin kesmesin diye, herşeyin olacağına varacağını kabul edeceğiz, bazen kaybedecek, bazen kazanacak, bazen de acı çekeceğiz. Korkmak yerine başka alternatiflere bakacağız, hep başka bir seçenek olduğunu aklımızdan çıkartmayacağız. Ve asla unutmayacağız, her gecenin sabahında mutlaka güneş doğar.

Mevlana der ki;”Bir yandan korku bir yandan ümidin varsa iki kanatlı olursun, tek kanatla uçulmaz zaten" Umut mücadelenin yakıtıdır,korkunun panzehiridir, umut etmeye devam ettiğimiz sürece  kendimizde daima mücadele edecek gücü buluruz.

Lütfen, umudunuzu asla kaybetmeyin!!