Sayfalar

7 Mart 2015 Cumartesi

DÜNYA KADINLAR GÜNÜ’NE MEKTUP

Sevgili Dünya Kadınlar Günü,

Merhaba. Senden yeni haberim oldu. Muhtarın gelini görmüş seni televizyonda, o söyledi. Herkes senden bahsediyormuş, bizde televizyon yok, babamgillerde de yoktu, belki ondan, senden daha önce haberim olmadı. Kızı ayağımda sallarken ben de sana iki satır yazmak istedim. Hani öyle kadınlar günü falan denince kendimi sana bir yakın hissettim. Bizim buralarda iş, güç, bebeler dışında pek bir şey konuşulmaz, hoş konuşmaya vakitte olmaz, fakat benim anlatmaya, anlamaya, konuşmaya ihtiyacım var. Beni dinler misin? Ama peşin söyleyeyim, yazım pek öyle güzel sayılmaz, üçüncü sınıfa kadar gittim okula, işte o ara ne öğrendiysem.

Olan biten şeyleri bazen hiç anlayamıyorum, anlamak istemediğimden değil, anlamaya uğraşıyorum ama aklım ermiyor. Mesela, anamın beş tane erkek bebesi okula gitti, okulu bitirdi, hatta üç tanesi daha yüksek okudu da, biz üç kız niye okula gönderilemedik hala anlayamıyorum. Ben severdim okulu, sıraya oturdum mu bir gurur olurdu içimde, önemli şeyler yapan birinin gururu, anlıyor musun? Nevin öğretmen vardı, uzun, kestane saçlı, yemyeşil gözlü, onu da çok severdim. Çabuk öğrenirdim, doğru diyorum, inan bana, Nevin öğretmen aferin derdi bana sık sık. Ben çok küçükken dayım geldiydi kasabadan, bir şey getirdiydi yemelik, adı helvaymış, böyle fıstık vardı içinde bol, anam kesip bölüştürdüydü bize, nasıl güzel, yavaş yavaş yediydim hemen bitmesin diye. Hiç unutmadım tadını, hah işte her aferini duyduğumda tekrar ağzımda o helvanın tadını duyardım. Hep aferin desin diye, ineği kürürken, sütü sağarken, tarladayken falan hep derslerimi ezber ederdim. Sonra babam bir gün “büyüdü” dedi anama, “öğrendiği yeter” dedi, okul açılacakken beni uzak köydeki büyük teyzeme gönderdiler, yardım için. Geri geldiğimde okul başlamıştı, Nevin öğretmen biraz geldi gitti ama babamı ikna edemedi. Böylece ne aferin kaldı, ne de helva tadı, utandım biliyor musun, Nevin öğretmeni görünce hep yolumu değiştirdim. O zaman anlamamıştım neden utandığımı, şimdi sana yazarken fark ettim, ben çaresizliğimden, acizliğimden utanmıştım.

Bizim buralarda kızlar hemen büyür, her yaşa göre bir iş vardır. Mutlaka ilgilenilecek küçük bir kardeş, bakılacak hayvan, biçilecek ekin, yolunacak ot, temizlenilecek ev vardır. Kardeşlerimiz oyuncak bebeklerimiz gibidir, analığı ilk onlarda öğreniriz. Ben akşam yattım mı hayal kurardım. Bir kere çok hasta olduydum, büyük yere hastaneye götürdüydü babam, sanki başka bir dünyaya gelmiştim. Etrafıma bakarken hastalığımı bile unuttuydum. Ne çok araba vardı bir bilsen, hele böyle elmadan daha kırmızı gözlerimi kamaştıran bir tane gördüydüm, bak onu da hiç unutmadım, helvanın tadı gibi anlıyor musun? İşte hayallerimde hep o arabada olurdum, inanmayacaksın bazen kendimi şoförün olduğu yerde bile görürdüm, böyle cam açık, saçlarım uçuşuyor, çiçekli bir entari var üstümde, iki tarafı ağaçlıklı bir yolda sürerdim arabayı. Nasıl anlatsam, içim bir hoş olurdu, hani ruhum bedenimden çıkmışta, tüm dünyanın efendisi olmuş gibi, her şeyi yapabilecek kadar özgür anlıyor musun?

Sonra bir gün görücü geldi eve, anam dediydi gelecekler diye. O zaman daha küçüğüm, anlamadığım bir şey de bu, hatırlıyorum neden diye sordum kendime, niye şimdi, neden Halil abi? Bizim buralarda başlık var biliyor musun, kız babasına para verirler kızı verirken. Benim için de verdiler, hiç dillendirmedim ama şimdi sana söyleyebilirim, kendimi satılmış bir mal gibi hissettim hep. Zaten bana da satın alınmış bir mal gibi davranıldı hep. O ayıp işten sonra en çok ne zor geldi bana biliyor musun, Halil abinin anasına, “ana” demek, alışmak öyle zor oldu ki. Şimdi alıştım, bir sürü şey gibi “ana” demeye de alıştım. Şimdi bana da “ana” diyecek bir bebem var.

Artık hiç hayal kurmuyorum, kuramıyorum, sanki kursam canım yanacak anlıyor musun? Asla olmayacak bir şeyi özlemek nasıl olur biliyor musun, kurutur, tüketir insanı, ben de bu yüzden hayal kurmuyorum. Daha fazla tükenmemek için. Zaten kalabalık bir ev burası, işi, gücü çok, sabahtan gece vaktine dur durak yok, gece olunca bir de…

Artık gitmem lazım, anam şimdi bağırmaya başlar.

Biliyorum iki tür insan var, kadınlar ve erkekler. Cinsiyetimin erkek olmaması beni bir kadın yapar mı bilmiyorum, sen daha iyi bilirsin. Bana sorarsan, ben kendimi ne çocuk ne de kadın gibi hissetmiyorum, çünkü her ikisinden de hiç olmadım.

Neyse senin yolun uzundur, gidilecek yerlerin vardır. Benden herkese selam söyle, benden ve benim gibi olan herkesten, kendini “kadın” gibi hisseden herkese selam olsun.

Adım mı, önemi var mı;

Bana “Çocuk Gelin” diyorlar.

Kadınlar Gününüz Kutlu Olsun!

Sevgiyle Kalın

Nilgün Turan