
İşte dünya Rosetta’yı konuşurken, insanlık, yaradılış, Tanrı, görkem falan
derken, biz ise “eyvah AYM bir karar aldı, şimdi ne olacak” diye endişeyle
birbirimize bakıyoruz. Endişeyle dediysem, herkes değil tabi ki, bazıları da
ellerini ovuşturuyor, “yaşasın” diyor içten içe ve hayal kuruyor. Kurmayı
becerebildiği tek hayali kuruyor, küçük bir çocuğun ırzına geçmekle ilgili
olanını… Ve Yaratanın bize verdiği en büyük lütfu insanlığın felaketi için
kullanıyor, insanlığın hayrı için değil.
Çocuk gelinlerle ilgili
yazdığım bir
başka yazıda rakamlardan bahsetmiş ve yasal olarak imkânsız olmasına rağmen,
her yıl yaşı 10-14 olan 80000 kadar çocuğun, tüm devlet otoritesinin gözü
önünde evlendirildiğini yazmıştım. AYM geçtiğimiz günlerde bir karar aldı.
Özetle; daha önce resmi nikâh akdi yaptığını ispatlayamayan kişilere, devletin
din görevlilerince dini nikâh kıyılamıyordu. Kıyılması halinde taraflar ve dini
nikâhı kıyan kişi suç işlemiş sayılıyordu ve kanunla sabit hapis cezası vardı. Bu
yaptırıma rağmen tablo korkunç… Alınan kararla, bundan böyle din görevlilerinin,
resmi nikâh akdi olup olmadığına bakmaksızın, dini nikâh kıyabileceği ve bunun
herhangi bir suç vasfı taşımadığı, en yüksek mahkeme tarafından ilan edilmiş
oldu. Gerekçeli kararda kısaca, “kişiler herhangi bir resmiyet olmaksızın
birlikte yaşayabiliyor ve hatta çocuk sahibi olabiliyorsa ve kanunda bu şekilde
birlikteliği olanlara herhangi bir suç atfedilmiyor ve cezayı müeyyide
uygulanmıyorsa, dini nikâh yaptırmak isteyenlerden illa da resmi nikâh
sözleşmesi istemek eşitlik ilkesine aykırıdır” deniliyor. Kanımca bu son derece
makul bir gerekçe ve üstelik mantıklı da, değil mi?
Amma velakin hayallere geri
dönecek olursak; insanlık için ne yapabilirim hayalini kuran için mantıklı.
Yoksa saçı sakalı ağarmış, kim bilir kaç kadınla sözüm ona evlenmiş ama hala
küçücük çocukların nasıl ırzına geçerim diye hayal kuranlar için mantıklı falan
değil. Sapıklıklarını, kepazeliklerini “din” kılıfının arkasına saklayarak,
buldukları sözüm ona hocalara günlük, gecelik nikâhlar kıydıran insanların
yaşadığı bir ülke için mantıklı falan değil. Kadının hala bir eşya gibi alınıp
satıldığı, her türlü işkenceye layık görüldüğü, öldürüldüğü, söz hakkının
olmadığı, kız çocuklarının okula gönderilmediği bir ülke için böyle bir karar
ne makul ne de mantıklı. “Eşitlik ilkesine aykırı” denilmiş ya, asıl böyle bir
karar, tüm evrensel eşitlik ilkelerine aykırı yurdum için. Bu kararla daha
fazla çocuğun ırzına geçilecek ve bunu yapanlar hiçbir ceza almayacak, bu
kararla kadın daha da değersizleşecek, daha hızlı alınıp satılacak ve dünyada birileri
kuyrukluyıldıza ve ötesine gitmenin hayalini kurarken, ülkemde bazıları
sapıklıklarının hayalini kuracak, onların kurbanları da sadece ölümün...
Haklısınız Sayın Hukukçular,
gerçekten de son derece mantıklı bir karar bu ama bizim için de mantıklı mı, lütfen bir daha değerlendirin. Her ülkenin kendi iç dinamikleri vardır, öyle
değil mi, lütfen bir kez daha bakın bizim dinamiklerimiz nedir diye… Lütfen
kararlarınız ruhları ve bedenleri öldürmesin. Lütfen yaşatacak, geleceğe umutla
baktıracak, renkli hayaller kurduracak kararlar alın. Lütfen çocuklara ve
kadınlara biraz empati ile yaklaşın ve tekrar gözden geçirin bu kararı. Lütfen…
Sevgiyle Kalın
Nilgün TURAN